
Sevgi Nedir ve Neden Önemlidir?
Yazının İçeriği
- Sevgi Nedir ve Neden Önemlidir?
- Günlük Hayatta Sevgi ile Yaşamanın Yolları
- İlişkilerde Sevgi ve Anlayışın Önemi
- Sevgiyi Kendimize Nasıl Yansıtırız?
- Toplumsal Sevgi: Başkalarına Yardım Etmenin Gücü
- Sevgi ve Sağlık: Sevginin Fiziksel ve Zihinsel Sağlığa Etkisi
- Sanatta ve Edebiyatta Sevgi Teması
- Sevgi ile Geleceğe Bakış: Daha Sevgi Dolu Bir Dünya İçin Ne Yapabiliriz?
- Sevgi Tedavisi – Louise Hay
Yazının İçeriği
- Sevgi Nedir ve Neden Önemlidir?
- Günlük Hayatta Sevgi ile Yaşamanın Yolları
- İlişkilerde Sevgi ve Anlayışın Önemi
- Sevgiyi Kendimize Nasıl Yansıtırız?
- Toplumsal Sevgi: Başkalarına Yardım Etmenin Gücü
- Sevgi ve Sağlık: Sevginin Fiziksel ve Zihinsel Sağlığa Etkisi
- Sanatta ve Edebiyatta Sevgi Teması
- Sevgi ile Geleceğe Bakış: Daha Sevgi Dolu Bir Dünya İçin Ne Yapabiliriz?
- Sevgi Tedavisi – Louise Hay
Sevgi, insan yaşamının merkezinde yer alan temel bir duygudur. Tanımı itibariyle, bir bireyin başka bir bireye veya şeye karşı gösterdiği derin ilgi ve bağlılık olarak özetlenebilir. Sevgi, psikolojik ve fizyolojik etkileri nedeniyle, bireylerin hem zihinsel hem de bedensel sağlığı üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.
Psikolojik açıdan bakıldığında, sevgi duygusu bireyin kendini değerli ve güvende hissetmesine yardımcı olur. Sevgi, stres seviyelerini düşürme, depresyon ve anksiyeteyi azaltma özelliği taşır. İnsanlar sevgi dolu ilişkiler içinde olduklarında, mutluluk hormonları olarak bilinen serotonin ve dopamin seviyeleri artar, bu da genel ruh halini olumlu yönde etkiler.
Fizyolojik etkileri ise, sevginin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve kalp sağlığını desteklediğini gösterir. Sevgi dolu ilişkilerde salgılanan oksitosin hormonu, kan basıncını düşürme ve ağrı eşiğini arttırma gibi faydalara sahiptir. Dolayısıyla, sevgi sağlıklı bir yaşamın anahtarı olarak kabul edilebilir.
İnsan ilişkilerinde sevginin önemi büyüktür. Aile sevgisi, bireyin duygusal ve sosyal gelişiminde kritik bir rol oynar. Romantik sevgi, iki birey arasındaki derin bağın ve bağlılığın ifadesidir. Arkadaşlık sevgisi ise sosyal destek sisteminin bir parçasıdır ve bireyin yalnız hissetmesini engeller. Bu farklı sevgi türleri, bireyin yaşamında denge ve mutluluk sağlar.
Sonuç olarak, sevgi sadece duygusal bir ihtiyaç değil, aynı zamanda psikolojik ve fizyolojik sağlığımız için de vazgeçilmezdir. Sevgi, hayatımızın her anında yer almalı ve onu beslemek, hem bireysel hem de toplumsal mutluluğun artırılması açısından önemlidir.
Günlük Hayatta Sevgi ile Yaşamanın Yolları
Günlük yaşamda sevgiyi hissetmek ve yaymak, hayat kalitemizi artırır ve çevremizle daha olumlu ilişkiler kurmamıza yardımcı olur. Sabah rutininize sevgi dolu alışkanlıklar eklemek, insanlara karşı sevgi dolu davranmak ve kendinize sevgiyle yaklaşmak bu süreçte önemli adımlardır.
Güne başlarken sevgiyle dolu bir rutin oluşturmak, gün boyu bu hissi korumanıza yardımcı olabilir. Sabah kalktığınızda, kendinize birkaç dakika ayırarak derin nefes alıp vermek ve olumlu düşüncelerle güne başlamak önemlidir. Kendinize sevgi dolu sözler söylemek ve şükran duyduğunuz şeyleri düşünmek, zihinsel olarak daha pozitif bir başlangıç yapmanızı sağlar.
Gün içinde insanlara sevgi dolu davranmak, hem onların hem de sizin gününüzü güzelleştirir. Basit bir gülümseme, samimi bir teşekkür veya içten bir iltifat, karşınızdaki kişinin kendini değerli hissetmesine yardımcı olur. Ayrıca, insanların duygularına karşı duyarlı olmak ve empati kurmak, sevgi dolu bir tutum sergilemenizi sağlar. Bu sayede, ilişkilerinizde daha güçlü bağlar oluşturabilirsiniz.
Kendinize sevgiyle yaklaşmak da en az diğerleri kadar önemlidir. Kendinizi eleştirmek yerine, başarılarınızı ve olumlu yönlerinizi takdir edin. Kendinize zaman ayırarak hobilerinizle ilgilenmek, meditasyon yapmak veya sevdiğiniz bir kitabı okumak gibi aktivitelerle kendinize değer verdiğinizi gösterebilirsiniz. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, fiziksel ve zihinsel sağlığınızı koruma adına sevgi dolu bir yaklaşımın göstergesidir.
Sonuç olarak, günlük hayatta sevgiyi hissetmek ve yaymak, hem kendinize hem de çevrenize olumlu etkiler sağlar. Sabah rutininize sevgi dolu alışkanlıklar ekleyerek, insanlara karşı sevgi dolu davranarak ve kendinize sevgiyle yaklaşarak, daha mutlu ve dengeli bir yaşam sürebilirsiniz.
İlişkilerde Sevgi ve Anlayışın Önemi
Romantik ve platonik ilişkilerde sevgi ve anlayış, güçlü bir temel oluşturur. Bu iki unsur, birlikte yaşamın her alanında uyumu ve huzuru sağlayan anahtar bileşenlerdir. Sevgi, her iki tarafın da karşılıklı olarak değer gördüğünü ve takdir edildiğini hissetmesini sağlar. Anlayış ise, birbirini anlamaya ve empati kurmaya yönelik çabalarla, ilişkiyi daha derin ve anlamlı bir hale getirir.
Sağlıklı ilişkilerin temelinde, sevgi ve anlayış yatar. Sevgi, tarafların birbirlerine olan bağlılıklarını pekiştirirken, anlayış da bu bağlılığın sürdürülebilir olmasını sağlar. İlişki içindeki bireyler, karşılıklı olarak birbirlerinin duygularına ve düşüncelerine saygı gösterdiklerinde, aralarındaki bağ daha güçlü hale gelir. Bu bağlamda, sevgi ve anlayış, ilişkinin çatışma anlarında da önemli bir rol oynar.
Çatışmalar, her ilişkide kaçınılmazdır; ancak bu çatışmaların nasıl ele alınacağı, ilişkinin sağlığı açısından büyük önem taşır. Sevgi dolu bir yaklaşım, çatışmaların yapıcı bir şekilde çözülmesine olanak tanır. Taraflar, birbirlerine olan sevgilerini unutmadan, sorunları çözmek için yapıcı bir iletişim geliştirebilirler. Anlayış, bu süreçte karşılıklı empati kurmayı ve birbirinin bakış açısını anlamayı gerektirir. Bu da, çatışmaların daha az zarar verici ve daha öğretici olmasını sağlar.
Empati, ilişkilerde sevgi ve anlayışın en önemli bileşenlerinden biridir. Empati kurmak, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışmak, onun perspektifinden bakabilmek demektir. Bu beceri, ilişkilerdeki sevgi ve anlayışı derinleştirir ve karşılıklı güvenin artmasına katkıda bulunur.
Sonuç olarak, sevgi ve anlayış, hem romantik hem de platonik ilişkilerin güçlü ve sağlıklı olmasını sağlar. Çatışmaların sevgiyle çözülmesi ve empati kurmanın önemi, ilişkilerde huzur ve mutluluğun anahtarıdır.
Sevgiyi Kendimize Nasıl Yansıtırız?
Kendimize sevgiyle yaklaşmak, genel yaşam kalitemizi ve mutluluğumuzu doğrudan etkiler. Öz-sevgi ve özsaygı, sağlıklı ilişkilerin ve kişisel gelişimin temel taşlarıdır. Kendimize sevgiyle yaklaşmanın yollarını keşfetmek, iç huzurumuzu artırmak ve yaşamımıza daha fazla anlam katmak için hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda, öz bakım rutinleri, olumlu düşünce alışkanlıkları ve kendimize karşı nazik olma gibi pratik yaklaşımlar, sevginin kendimize yansımasını sağlar.
Öz bakım rutinleri, fiziksel ve zihinsel sağlığımızı korumak için önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve yeterli uyku almak gibi alışkanlıklar, öz-sevgi pratiğinin bir parçasıdır. Ayrıca, kendimizi dinlemek ve ihtiyaçlarımıza özen göstermek, beden ve zihin dengesini sürdürmemize yardımcı olur. Bu rutinler, kendimize olan saygımızı artırır ve kendimizi daha değerli hissetmemizi sağlar.
Olumlu düşünce alışkanlıkları geliştirmek de öz-sevgiye katkıda bulunur. Kendimize yönelik olumsuz düşünceleri fark etmek ve bunları pozitif ifadelerle değiştirmek, zihinsel sağlığımızı iyileştirir. Örneğin, başarısızlık durumlarında kendimizi sertçe eleştirmek yerine, durumu bir öğrenme fırsatı olarak görmek ve kendimize karşı yapıcı olmak, iç dünyamızda sevgi dolu bir ortam yaratır. Bu tür düşünce alışkanlıkları, kendimize olan güvenimizi ve hayat enerjimizi artırır.
Kendimize nazik olmak da öz-sevginin önemli bir bileşenidir. Hatalarımıza ve zayıflıklarımıza karşı anlayışlı olmak, mükemmeliyetçi yaklaşımlardan uzaklaşmak ve kendimizi affetmek, sevgi dolu bir içsel diyalog oluşturur. Kendimize nazik davrandıkça, iç huzurumuz artar ve kendimize olan saygımız güçlenir. Bu da yaşamın her anında daha mutlu ve dengeli hissetmemize yardımcı olur.
Özetle, kendimize sevgiyle yaklaşmak, öz bakım rutinleri, olumlu düşünce alışkanlıkları ve kendimize karşı nazik olma gibi yollarla mümkündür. Bu yaklaşımlar, iç huzurumuzu artırır ve genel yaşam kalitemizi yükseltir.
Toplumsal Sevgi: Başkalarına Yardım Etmenin Gücü
Toplumda sevginin yayılmasının önemi, bireylerin birbirine olan bağlılığı ve empati duygusuyla doğrudan ilişkilidir. Gönüllülük faaliyetleri ve yardım kampanyaları, sevginin ve dayanışmanın somut örnekleridir. Bu tür faaliyetler, sadece ihtiyaç sahiplerine destek sağlamakla kalmaz, aynı zamanda katılımcıların da içsel bir tatmin ve mutluluk hissetmelerine yol açar. Başkalarına yardım etmek, bireylerin kendilerini daha anlamlı ve değerli hissetmelerine olanak tanır.
Gönüllülük, toplumsal sevginin yayılmasında güçlü bir araçtır. Birçok kişi, gönüllülük yaparak başkalarına yardım etmenin mutluluğunu deneyimler. Bu süreçte, toplumun farklı kesimlerinden insanlarla tanışma fırsatı bulunur ve bu çeşitlilik, empati ve anlayışın artmasını sağlar. Örneğin, bir yardım kampanyasında görev alan bir birey, toplumun ihtiyaçlarını daha yakından görerek, toplumsal sorunlara karşı daha duyarlı hale gelir.
Topluma hizmet etmek, sevginin büyümesi ve yayılması açısından da kritiktir. Eğitim programları, sağlık hizmetleri veya çevre koruma projeleri gibi faaliyetler, toplumun genel refahını artırırken, katılımcılar arasında güçlü bir dayanışma bağı oluşturur. İnsanlar, birlikte çalışarak ortak bir amacı gerçekleştirdiklerinde, aralarındaki sevgi ve güven bağları da güçlenir. Bu tür hizmetlerin, toplumsal huzur ve barışa katkısı büyüktür.
Başkalarına yardım etmenin bireysel mutluluğa olan etkisi de göz ardı edilmemelidir. Yardım faaliyetlerine katılan bireyler, kendilerini daha iyi hisseder ve yaşamlarından daha fazla tatmin olurlar. Yardımseverlik, bireylerin kendi hayatlarına anlam katmalarına ve daha pozitif bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, toplumda sevginin yayılması, genel yaşam kalitesini artırır ve bireylerin daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmelerine olanak tanır.
Sevgi ve Sağlık: Sevginin Fiziksel ve Zihinsel Sağlığa Etkisi
Sevgi, insan hayatının en temel duygularından biridir ve sağlıklı bir yaşam için hayati bir rol oynar. Bilimsel araştırmalar, sevginin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız üzerinde derin etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Sevgi dolu ilişkiler ve pozitif sosyal bağlar, stresle başa çıkmada önemli bir destek sağlar. Stres, modern yaşamın kaçınılmaz bir parçası olsa da, sevgi dolu bir çevreye sahip olmak bu stresin olumsuz etkilerini azaltabilir.
Sevgi, bağışıklık sistemi üzerinde de olumlu bir etkiye sahiptir. Araştırmalar, sevgi dolu ilişkilerin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve hastalıklara karşı daha dirençli hale getirdiğini göstermektedir. Örneğin, sevgi dolu bir aile ortamında büyüyen çocukların daha az hastalandığı ve daha hızlı iyileştiği gözlemlenmiştir. Bu bağlamda, sevgi dolu ilişkilerin sağlıklı bir bağışıklık sistemi için kritik bir öneme sahip olduğu söylenebilir.
Zihinsel sağlık açısından da sevgi büyük bir fark yaratır. Sevgi, depresyon ve anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunlarının azalmasına yardımcı olabilir. Sevgi dolu bir ilişkide olmak, kişinin kendini daha değerli ve güvende hissetmesini sağlar, bu da zihinsel sağlığı olumlu yönde etkiler. Pozitif sosyal bağlar, yalnızlık hissini azaltarak genel yaşam kalitesini artırır. Yalnızlık ve izolasyon, zihinsel sağlık sorunlarının başlıca nedenlerinden biri olarak kabul edilirken, sevgi dolu bir ortam bu riskleri minimize eder.
Özetle, sevgi, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız üzerinde olumlu etkiler yaratır. Stresle başa çıkmada, bağışıklık sistemini güçlendirmede ve genel sağlık durumunu iyileştirmede sevginin rolü, bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Sevgi dolu ilişkiler ve pozitif sosyal bağlar, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez unsurlardır.
Sanatta ve Edebiyatta Sevgi Teması
Sanat ve edebiyat, sevginin farklı yüzlerini keşfetmek ve ifade etmek için güçlü araçlardır. Sevgi, resimden müziğe, edebiyattan sinemaya kadar pek çok sanat dalında işlenmiş ve insan duygularına derinlemesine dokunmuştur. Ünlü eserler aracılığıyla sevginin nasıl ifade edildiğini ve bu eserlerin nasıl kalıcı etkiler bıraktığını incelemek, sevginin evrenselliğini ve çok yönlülüğünü anlamamıza yardımcı olur.
Resim sanatında, sevgi teması sıklıkla gözlemlenir. Örneğin, Gustav Klimt’in “Öpücük” adlı eseri, iki insan arasındaki derin bağın ve sevginin gücünün bir tasviridir. Renklerin ve desenlerin kullanımı, izleyiciye sevginin sıcaklığını ve yoğunluğunu hissettirir. Aynı şekilde, Vincent van Gogh’un “Arles’teki Yatak Odası” adlı tablosu, sevgi dolu bir yaşam alanının huzurunu ve güvenini yansıtır.
Müzikte de sevgi teması vazgeçilmezdir. Ludwig van Beethoven’ın “Für Elise” adlı eseri, aşkın ve özlemin melodik bir ifadesidir. Bu eser, dinleyicilere sevginin hem neşesini hem de hüznünü hissettirir. Modern zamanlarda ise, John Lennon’un “Imagine” şarkısı, sevgi dolu bir dünya hayalini ve barış dolu bir yaşam arzusunu dile getirir.
Edebiyatta, sevgi teması pek çok klasik eserde karşımıza çıkar. William Shakespeare’in “Romeo ve Juliet” adlı oyunu, trajik bir aşk hikayesini anlatırken, sevginin fedakarlık ve tutku gerektirdiğini vurgular. Aynı şekilde, Jane Austen’ın “Aşk ve Gurur” romanı, sevginin toplumsal sınırlamalar karşısındaki gücünü ve bireysel mutluluğun önemini anlatır.
Sinemada da sevgi teması sıkça işlenir. “Titanic” gibi filmler, sevginin zaman ve mekân tanımayan gücünü ve insanların hayatlarını nasıl dönüştürdüğünü gösterir. Bu tür filmler, izleyicilerin duygusal derinliklerine dokunarak, sevginin evrenselliğini ve insan doğasının temel bir unsuru olduğunu hatırlatır.
Sevgi ile Geleceğe Bakış: Daha Sevgi Dolu Bir Dünya İçin Ne Yapabiliriz?
Günümüz dünyasında, sevgi dolu bir gelecek yaratmak her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bunun için atılabilecek pek çok adım vardır ve bunların başında eğitimde sevgi ve empati eğitiminin önemi gelir. Eğitim sistemlerine sevgi ve empati derslerinin dahil edilmesi, çocukların duygusal zekalarının gelişmesine ve başkalarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olur. Bu tür eğitim, çocukların küçük yaşlardan itibaren sevgi dolu bireyler olarak yetişmesini sağlar ve toplumsal barışa katkıda bulunur.
Aile içi sevgi dolu ilişkilerin teşvik edilmesi de daha sevgi dolu bir dünya yaratmanın önemli bir parçasıdır. Sağlam ve sevgi dolu aile bağları, bireylerin kendilerini güvende ve değerli hissetmelerini sağlar. Bu da onların topluma daha pozitif katkılarda bulunmalarına olanak tanır. Ebeveynlerin çocuklarına sevgi dolu bir ortam sunmaları, onların sağlıklı bireyler olarak büyümelerine yardımcı olur. Aile içinde sevgi ve saygı temelli ilişkiler kurmak, yalnızca aile bireylerinin değil, geniş toplulukların da daha sevgi dolu olmasını sağlar.
Toplumda sevgi kültürünün yaygınlaştırılması ise uzun vadede daha sevgi dolu bir dünya yaratmanın anahtarıdır. Toplumsal projeler, etkinlikler ve kampanyalar aracılığıyla sevgi ve empati değerlerinin ön plana çıkarılması, bu kültürün yerleşmesine yardımcı olur. Sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin bu tür projelere destek vermesi, toplumda sevgi kültürünün yaygınlaşmasını hızlandırır. Ayrıca, medya ve sosyal medya platformlarının sevgi dolu mesajlar ve hikayeler paylaşması, geniş kitlelere ulaşarak sevgi kültürünün benimsenmesine katkı sağlar.
Gelecek nesillere daha sevgi dolu bir dünya bırakmak için bireyler olarak da sorumluluklarımız vardır. Her birimiz, günlük hayatımızda sevgi dolu davranışlar sergileyerek, empati kurarak ve başkalarının duygularına değer vererek bu kültürün yayılmasına katkıda bulunabiliriz. Çocuklarımıza sevginin ve empatinin önemini anlatarak, onları daha sevgi dolu bireyler olarak yetiştirebiliriz. Böylece, gelecekte daha sevgi dolu bir dünyada yaşama şansımız artar.
Ali Gülkanat
Sevgi Tedavisi – Louise Hay
İçimin Derinliklerinde, varlığımın merkezinde tükenmez bir sevgi kaynağı var. Artık bu sevginin yüzeye çıkmasına izin veriyorum. O yüreğimi, bedenimi, zihnimi, bilincimi, tüm varlığımı dolduruyor, benden çıkarak her yöne yayılıyor ve çoğalmış olarak bana geri dönüyor. Ne kadar sevgi verirsem, o kadar çok verebilecek bolluğa kavuşuyorum, çünkü sonsuz bir kaynağa sahibim. Sevgiyi yaşama ve verme benim KENDİMİ İYİ HİSSETMEMİ sağlıyor, o benim içsel mutluluğumun bir ifadesidir. Kendimi seviyorum; bundan dolayı da bedenime sevgiyle bakıyorum. Onu yararlı yiyecek ve içeceklerle besliyorum, onu sevgiyle giydirip kuşatıyorum ve bedenim de bana fışkıran canlılıkta bir sağlık ve enerjiyle, sevgiyle karşılık veriyor. Kendimi seviyorum; bundan dolayı da tüm ihtiyaçlarımı karşılayan ve içinde yaşamaktan zevk aldığım, rahat bir evde oturuyorum. Odaları sevgi titreşimleriyle dolduruyorum ki ben de dahil olmak üzere içeri giren herkes bu sevgiyi hissetsin ve onunla beslensin.
Kendimi seviyorum; bu yüzden yapmaktan gerçekten zevk aldığım, yaratıcı yeteneklerimi kullanabildiğim, sevdiğim ve beni seven insanlarla birlikte çalıştığım, insanlar için yararlı bir şeyler yapabildiğim ve karşılığında iyi bir gelir elde ettiğim bir işte çalışıyorum. Kendimi seviyorum; bunun için de insanlara karşı sevecen davranıyor ve onlar hakkında da öyle düşünüyorum; çünkü vediklerimin çoğalarak bana geri döneceklerini biliyorum. Hayatıma yalnızca sevecen insanları çekiyorum, çünkü onlar benim varlığımın aynasıdırlar. Kendimi seviyorum; bu yüzden de geçmişi ve tüm geçmiş deneyimleri bağışlıyor ve onları da geride bırakıyorum; artık özgürüm. Kendimi seviyorum; bundan dolayı da bütünüyle şimdi’de yaşıyorum. Geleceğimin parlak, mutlu ve güvenli olduğunu bilerek her anı iyi yaşıyorum; çünkü ben evrenin sevgili çocuğuyum ve evren şimdi ve sonsuza dek bana sevgiyle bakacak, beni koruyacaktır.
Alıntı ( Louise Hay)
- Sizi seviyorum…
- Seviyorum
- Seviyorsun
- Seviyor
- Seviyoruz
- Seviyorsunuz
- Seviyorlar
Hoponopona;
Seni seviyorum
Senden özür dilerim
Beni affet
Teşekkür ederim
(Bugün bu yazıyı okuduysanız sevgiyi arıyorsunuz. Yukardaki yazıyı her gün sabah ilk kalktığınızda ve akşam yatarken en az bir kez okumazsanız sevgi arayışınızda samimi değilsiniz demektir. Bu dünyada ne kadar çok kişi her gün “SEVİYORUM” derse o kadar çok sevgi enerjisi yayılacak ve savaşlar, kavgalar, şiddet yok olup gidecektir. Bir insan “SEVİYORUM” dedikten sonra savaş ve şiddet planlayamaz, yapamaz. HAYDİ O ZAMAN… Sadece kendimiz için değil tüm dünya için de hep beraber “SEVİYORUM” diyoruz.)
Ali GÜLKANAT
Telkin Nasıl Dinlenir: Zihninizi ve Ruhunuzu Yeniden Şekillendirin
Eğitim hayattır!
4 Comments
Leave A Comment
You must be logged in to post a comment.
İnsanlar önlerine çıkan güzel şeyleri yok etmekte üstad düzeyindeler.Bir de farkında olsalar. Ama kişisel gelişim düzeyleri yetersiz kalıyor
daha azimli daha kararlı olmak adına iyi bir set.
Şu burç yorumlarından da sıkıldım. Kişisel gelişim kitapları gibi, gaza getiriyor.
beyinin egzersiz yapmaya koşullandırması hem yapılan işin devamlılığını sağlıyacaktır hemde daha zevkli kılacaktır bu işi.