kişisel gelişim eğitimleri - ali gülkanat ekşi - ali gülkanat ekşi sözlük - ali gülkanat sözlükSes Tonunu Doğru Kullanma ve Olumlamaların Gücü
kişisel gelişim eğitimleri - ali gülkanat ekşi - ali gülkanat ekşi sözlük - ali gülkanat sözlükMasa Tenisinde Başarılı Olmak İçin Olumlamalar
kişisel gelişim eğitimleri - ali gülkanat ekşi - ali gülkanat ekşi sözlük - ali gülkanat sözlük

En Kötü Söz: ‘Keşke’ Demektir

‘Keşke’ Sözcüğünün Tanımı

‘Keşke’ kelimesi, Türkçede sıklıkla duyduğumuz ve kullandığımız bir ifade olup, pişmanlık, özlem veya bir nevi üzüntü ifade eder. Genellikle, geçmişte yapılmayan veya yapılamayan bir eylem için duyulan pişmanlığı dile getirir. ‘Keşke’ sözcüğü, bir nevi ‘eğer olsaydı, daha iyi olurdu’ anlamını taşır ve bu haliyle duygusal ve psikolojik olarak derin bir etkiye sahiptir.

Günlük konuşmalarda, ‘keşke’ sözcüğü çokça kullanılır. Örneğin, “Keşke o işe başvursaydım” veya “Keşke daha fazla çalışsaydım” gibi cümlelerde, bir pişmanlık ve üzüntü ifadesi net bir biçimde gözlemlenebilir. Bu kelime, fiilden önce ya da sonra kullanılabilir ve cümlenin anlamını güçlendiren bir göreve sahiptir.

‘Keşke’ sözcüğünün eş anlamlılarına baktığımızda benzer duyguları yansıtan ‘ah bir’ veya ‘inşallah’ gibi ifadeleri görebiliriz. Her ne kadar tam anlamıyla eş anlamlı olmasa da, benzer bir duygu durumu ve pişmanlığı ifade eden bu kelimeler, belirli bağlamlarda ‘keşke’ sözcüğünün yerine kullanılabilir. Bununla birlikte, ‘keşke’ kelimesinin zıttı olarak, bir gerçekleşmiş memnuniyeti ifade eden ‘iyi ki’ ifadesi kullanılabilir. Örneğin, “İyi ki bunu yapmışım” cümlesi, memnuniyet ve geçmişte yapılmış bir eylemden duyulan sevinci dile getirir, ‘keşke’nin tam tersi bir anlam taşır.

Sonuç olarak, ‘keşke’ kelimesi, Türkçede oldukça duygusal ve anlamlı bir ifadeye sahiptir. Geçmişte yaşamış olduğumuz pişmanlıkları ve keşfedilmemiş yolları hatırlatan bu kelime, dilimizde derin anlam katmanlarına yer verir ve bu özelliği ile sıkça kullanılır.

Keşke Demenin Psikolojik Etkileri

“Keşke” kelimesi, geçmişte yapılan ya da yapılmayan seçimler ve eylemler için duyulan pişmanlığın ifadesidir. Bu pişmanlık duygusu, bireyin ruhsal ve zihinsel sağlığı üzerinde derin etkiler bırakabilir. Sürekli olarak “keşke” deme alışkanlığı, zihni sürekli olarak geçmişteki hatalar veya kaybedilen fırsatlar üzerinde tutarak, kişinin mevcut anı yaşamasını ve geleceğe umutla bakmasını zorlaştırır.

Kronik pişmanlık, mutluluk düzeyini ciddi ölçüde azaltır. Birey, sürekli olarak keşke demenin ağırlığını omuzlarında hisseder ve bu durum, yaşam enerjisinde belirgin bir düşüşe yol açar. Pişmanlık duygusuyla yaşamaya alışan bir kişi, sürekli geçmişte kalarak günlük yaşamında tatmin olma duygusunu yitirebilir. Bu durumda, hayattan alınan zevk ve motivasyon azalır ve bireyin günlük aktiviteleri bile zorlayıcı hale gelebilir.

‘Keşke’ ile yaşanan bu pişmanlıklar, özgüven üzerinde de olumsuz etkiler yaratır. Kişiler, geçmişteki hatalarından ya da kaçırdıkları fırsatlardan dolayı kendilerini yetersiz ve değersiz hissedebilirler. Bu duygu, kişinin kendi potansiyeline olan inancını zayıflatarak, gelecekteki eylemlerinde cesaret eksikliği yaratır. Özgüveni düşen bireyler, yeni bir adım atmaktan ya da risk almaktan kaçınma eğiliminde olur ve bu da kişisel ve profesyonel gelişimlerini sınırlar.

Ruhsal ve zihinsel sağlığımızın korunması için, ‘keşke’ demenin etkilerini anlamak ve bu duyguyla başa çıkmanın yollarını öğrenmek hayati öneme sahiptir. Geçmişte yaşananlara takılıp kalmak yerine, elde edilen tecrübelerden ders almak ve geleceği pozitif bir perspektifle karşılamak, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşamın anahtarı olabilir.

‘Keşke’ Demekten Nasıl Kaçınabiliriz?

‘Keşke’ kelimesi, geçmişe yönelik pişmanlıkları ifade etmek için kullanılan güçlü bir kelimedir. Ancak, sürekli olarak ‘keşke’ demek, kişiyi negatif bir düşünce çemberine sürükleyebilir ve geleceğe dair olumsuz bir bakış açısı geliştirmeye neden olabilir. Bu tür pişmanlıkların olumsuz etkilerini azaltmak ve daha olumlu bir bakış açısı geliştirmek için bazı yöntemler mevcuttur.

İlk olarak, hataları birer öğrenme fırsatı olarak görmek önemlidir. Her hata, yeni bir şey öğrenmek ve gelecekte benzer hatalardan kaçınmak için bir şanstır. Geçmişteki hatalarınıza ‘yanlışlarım’ yerine ‘derslerim’ olarak bakmayı deneyin. Bu bakış açısı, ‘keşke’ kelimesi yerine daha yapıcı ifadeler kullanmanın önünü açacaktır.

Bu noktada, kendi kendinize olumlu şeyler söylemek (pozitif öz konuşma) önemlidir. “Keşke bunu yapmasaydım” cümlesi yerine, “Bir dahaki sefere bunu daha iyi yapacağım” demeyi deneyin. Pozitif öz konuşma, zihinsel sağlığı iyileştirir ve daha iyi bir gelecek için motivasyon sağlar.

Ayrıca, hedef belirlemek ve bu hedefler üzerinde çalışmak, gelecekle ilgili endişeleri azaltabilir. Gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler belirleyerek, bu hedeflere adım adım ilerlemek, geleceğe daha olumlu bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olabilir. Planlı ve kararlı bir şekilde ilerlemek, ‘keşke’ kelimesini zihninizden silmenin en etkili yollarından biridir.

Son olarak, yardımlaşma ve destek sistemleri oluşturmak da önemlidir. Sevdiklerinizle konuşmak, onların bakış açılarından faydalanmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak, geçmişe takılı kalmadan geleceğe odaklanmanıza yardımcı olabilir. Destekleyici bir çevre, yaşanan olumsuzlukları daha rahat aşmanız ve daha sağlıklı bir zihniyet geliştirmeniz açısından kritik bir rol oynar.

Geçmişten Ders Almak

‘Keşke’ demek, çoğu zaman pişmanlık ve üzüntü ile ilişkilendirilir. Ancak, geçmişte yaşanan olaylara bakış açımızı değiştirdiğimizde, onları birer öğrenme fırsatına çevirebiliriz. Geçmişten ders almak, bu olayların gelecekte tekrarlanmasını önlemek adına büyük bir öneme sahiptir. Yaşanmış hatalar ve pişmanlıklar, kişisel ve profesyonel gelişimimiz için kritik adımlar olarak değerlendirilebilir.

Öncelikle, geçmişte yapılmış hataları kabullenmek ve bunları yeni bir bilgi kaynağı olarak görmek önemlidir. Hatalarımızı analiz ederek, benzer durumlarla tekrar karşılaştığımızda daha bilinçli ve doğru kararlar alabiliriz. Bu süreçte özeleştiri ve özfarkındalık önemli rol oynar. Kendimize dürüst olup, neyin yanlış gittiğini ve neden böyle olduğunu açıkça değerlendirmeliyiz.

Pişmanlıkların bir öğrenme aracına dönüştürülebilmesi için bazı pratik adımlar atılabilir. Örneğin, yaşanan olayın neden-sonuç ilişkisini detaylı bir şekilde incelemek, benzer hataların gelecekte tekrarlanmaması adına yapılması gerekenleri belirlemekte yardımcı olabilir. Ayrıca, profesyonel danışmanlar veya mentorlardan destek alarak, pişmanlıklarımızla başa çıkma ve onlardan ders çıkarma konusunda stratejiler geliştirebiliriz.

Diğer bir önemli nokta ise, geçmiş hatalarımızı birer deneyim olarak görmek ve bu deneyimlerle başkalarına da yol gösterebilmektir. Yaşadıklarımızı paylaşarak, başkalarının da benzer hatalar yapmalarının önüne geçebiliriz. Bu şekilde sosyal çevremizde de olumlu bir etki bırakmış oluruz.

Sonuç olarak, ‘keşke’ demenin ağırlığından kurtulmak ve geçmişten ders almak, her bireyin hem kişisel hem de profesyonel hayatında olgunlaşması açısından büyük bir öneme sahiptir. Hatalar ve pişmanlıklar, doğru bir perspektif ve yaklaşımla, bizi daha güçlü ve bilinçli bireyler haline getirebilir.

Anı Yaşamak ve Şimdiye Odaklanmak

Anı yaşamak, hayatın her anını tam anlamıyla deneyimlememizi sağlar. Günümüzde hızla geçen zaman kişilerde ‘keşke’ sözcüğünü sıkça kullanmalarına neden olmaktadır. Bunun yerine, şimdiye odaklanarak ve bilinçli farkındalık (mindfulness) teknikleri uygulayarak daha tatmin edici ve anlamlı bir yaşam sürdürebiliriz. Mindfulness, kişinin dikkatini şu anda yaşadığı deneyime yönlendirmesi ve bu deneyimi yargısız bir şekilde kabul etmesi anlamına gelir.

Mindfulness tekniklerinden biri olan derin nefes almak, kişiyi anın içine çeker. Derin nefes alıp vermek, sadece bedeni rahatlatmakla kalmaz, aynı zamanda zihnin sakinleşmesini ve mevcut anın farkında olmayı sağlar. Başka bir pratik yöntem ise beden taramasıdır. Bu teknik, kişiyi bedeninin farklı bölgelerine odaklanarak hissettiklerini tanımaya teşvik eder. Bu sayede kişi, bedeninde olup bitenlere dair farkındalık kazanır.

Mindfulness meditasyonu, anı yaşamanın bir diğer etkili yolu olarak karşımıza çıkar. Bu meditasyon türü, kişinin dikkatini belirli bir nesneye, sese ya da düşünceye yönlendirmesini ve bu süreçte dikkatini başka yerlere kaydırmadan mevcut anla kalmasını sağlar. Düzenli olarak yapılan mindfulness meditasyonu, günlük yaşamda daha fazla farkındalık ve huzur getirebilir.

Anı yaşama alışkanlığını kazanmak, kişinin dikkatini geçmiş pişmanlıklardan ya da geleceğin belirsizliklerinden uzaklaştırır. Bunun yerine, şu anki deneyimlere yoğunlaşmak, hayat kalitesini artırır. Günlük rutinlere dahil edilebilecek küçük mindfulness uygulamaları; çay içerken tadını fark etmek, yürüyüş yaparken çevredeki seslere odaklanmak ya da sadece tek bir göreve odaklanmak gibi basit pratikler olabilir. Bu küçük ancak etkili adımlar, kişinin daha farkında ve tatmin olmuş bir yaşam sürmesine katkıda bulunur.

Hedef Belirleme ve Geleceğe Yönelik Plan Yapma

Gelecekte “keşke” dememek adına hedef belirleme ve geleceğe yönelik plan yapmanın önemli bir rol oynadığı aşikardır. Hedef belirleme, bireylere neye ulaşmak istediklerini netleştirme fırsatı sunar ve bunu yapmak, yaşamda yön bulmayı kolaylaştırır. Aynı zamanda hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir yol haritası oluşturmayı mümkün kılar. Peki, etkili hedef belirleme ve planlama nasıl yapılır?

Hedef belirlerken öncelikle SMART (Spesifik, Ölçülebilir, Ulaşılabilir, Gerçekçi, Zamanlı) kriterlerinin kullanılması yaygın bir tekniktir. Spesifik hedefler net ve belirgin olmalıdır. Ölçülebilirlik, hedefin ilerleyişini değerlendirmeyi sağlar. Ulaşılabilir hedefler, kişinin kaynakları ve yetenekleri doğrultusunda gerçekçi olmalıdır. Gerçekçi hedefler, kişinin hayatındaki diğer sorumluluklar ile uyumlu olmalıdır. Son olarak, zamanlı hedefler bir zaman dilimi içinde gerçekleştirilebilir olmalıdır.

Etkili planlama stratejilerine gelince, zaman yönetimi kritik bir bileşendir. Zamanı verimli kullanabilmek için öncelik sıralaması yapmak ve yapılacak işleri adım adım ele almak gereklidir. To-do listeler ve gündelik ajandalar, yapılacak işlerin takibinde oldukça faydalıdır. Ayrıca, olası aksaklıklar veya değişiklikler için esnek planlar yapmak da önemlidir; böylece beklenmedik durumlar karşısında hazırlıklı olunabilir.

Bir diğer önemli strateji ise, büyük hedefleri daha küçük, yönetilebilir parçalara ayırmaktır. Bu sayede, her bir adım başarıldıkça motivasyon artar ve hedefe ulaşma isteği canlı tutulur. Destekleyici bir çevre oluşturmak da planları hayata geçirme sürecinde büyük fark yaratabilir. Paylaşmak ve geri bildirim almak, bireyin hedeflerine daha etkili bir şekilde ulaşmasını sağlar.

Son olarak, belirlenen hedefler ve yapılan planların düzenli aralıklarla gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa revize edilmesi büyük önem taşır. Bu, kişiye ilerlemesini değerlendirme ve gerekirse stratejik değişiklikler yapma imkanı tanır. Dolayısıyla, hedef belirleme ve plan yapma süreci dinamik bir yapıda olmalıdır.

Olumsuz Düşünceleri Olumluya Çevirme

Olumsuz ve pişmanlık dolu düşünceleri olumlu ve yapıcı bir şekilde yeniden çerçevelemek, hem zihinsel sağlığı hem de genel yaşam kalitesini iyileştirir. Bu bağlamda, pozitif psikoloji yöntemleri ve zihinsel dönüşüm teknikleri hayatınızı kolaylaştırabilir. Olumsuz düşünceleri olumluya çevirmek, kişinin olaylara farklı perspektiflerden bakabilme yeteneğini geliştirmesine yardımcı olur.

İlk olarak, her olumsuz düşünceyi olumlu bir düşünce ile değiştirmeyi öğrenmek önemlidir. Örneğin, “Keşke bu fırsatı değerlendirseydim” yerine “Bu fırsatı değerlendiremedim ama bundan ders aldım ve gelecekte daha iyi kararlar vereceğim” demek, daha yapıcı bir bakış açısını teşvik eder. Bir sonraki adım, olumlu dil kullanarak kendi kendine konuşma şeklinizi değiştirmektir. Zihnimiz, dilimizin gücüyle şekillenir ve pozitif bir dil, pozitif bir zihin durumu yaratır.

Ayrıca, bilinçli farkındalık ve meditasyon gibi teknikler, bireylerin anı yaşamalarına ve geçmiş pişmanlıklarla veya gelecekle ilgili kaygılardan kurtulmalarına yardımcı olabilir. Bilinçli farkındalık pratiği, kişinin düşüncelerini ve duygularını yargılamadan gözlemlemeyi öğrenmesini sağlar, bu da zihinsel dönüşüm sürecini destekler.

Öte yandan, düzenli olarak şükran pratiği yapmak, kişinin hayattaki olumlu yönlere odaklanmasına yardımcı olur. Her gün minnettar olduğunuz üç şeyi yazmak veya düşünmek, pozitif bir bakış açısını güçlendirir ve olumsuz düşüncelerin etkisini azaltır.

Son olarak, destekleyici sosyal ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri geliştirmek, kişinin olumlu bir yaşam sürdürmesinde kritik öneme sahiptir. Yakın çevredeki insanlar, zorluklar karşısında destek sunmak ve moral vermek konusunda büyük bir rol oynar. Unutmayın, olumlu düşünmek bir alışkanlık meselesidir ve zamanla geliştirilebilir bir beceridir.

Başarı ve Mutluluk Hikayeleri

“Keşke” demeden hayatını düzene sokan bireylerin hikayeleri, her zaman ilham verici olabilir. Bu kişilerin başarı ve mutluluk yolculuklarında sergiledikleri cesaret ve kararlılık, özellikle içinde sıkışıp kaldığımız “keşke”lerin üstesinden gelmek için bize güç verir.

Mesela, Ahmet’in hikayesi, pek çok insan için mükemmel bir örnek oluşturur. Ahmet, uzun yıllar boyunca iş hayatında tatmin edici bir gelecek göremeyip “keşke farklı bir alanda çalışsaydım” diye hayıflandı. Ancak bir gün, “keşke”lerin geleceğini belirlemesine izin vermemeye karar verdi. Bilgisayar programcılığına duyduğu ilgiyi bir çıkış noktası olarak değerlendirdi ve bu alanda kendini geliştirmek için gece gündüz çalıştı. Bugün, kendi yazılım şirketinin CEO’su olarak, birçok insana istihdam sağlayan ve toplamda büyük başarılar elde eden bir lider olmuş durumda.

Benzer şekilde, Zeynep’in de cesaret verici hikayesi bulunmaktadır. Üniversite yıllarında aldığı yanlış tercihlerden dolayı geriye dönüp “keşke farklı bir bölüm seçseydim” demekten kendini alamadı. Ancak, bir noktada, kararının sorumluluğunu üstlenerek önündeki seçenekleri değerlendirmeye başladı. Zeynep, psikoloji alanında yüksek lisans yaparak, bugün mutsuz ve yönünü kaybetmiş bireylere destek olan başarılı bir terapist haline geldi.

Bu tür başarı ve mutluluk hikayeleri, “keşke” demenin yerine, kararlarımızın sorumluluğunu almayı ve geleceğimizi şekillendirmeye odaklanmayı başkalarına da öğretir. Olumlu düşünce ve kararlılıkla, herkesin “keşke”lerinin yerine gerçekleştirilmiş hedefler ve kazanılan deneyimler koyabileceği, çokça örneklerle kanıtlanmıştır.

Şimdi Doğru Şeyler Yapma Zamanı

En kötü söz “KEŞKE” demektir!

Şimdi Değişme Zamanı

Ali Gülkanat

Masa Tenisinde Başarılı Olmak İçin Olumlamalar

Ali Gülkanat
Ali GülkanatTakip Et

Eğitim hayattır!

En Kötü Söz "KEŞKE" Demektir • keşke,En Kötü Söz,En Kötü Söz KEŞKE Demektir

Ali Gülkanat

Biliyoruz ki; KELEBEK ETKİSİ: ”Ankara’da bir kelebeğin kanat çırpması, Diyarbakır’da da fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu, bir kelebeğin kanat çırpması, ülkenin yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.”